
Duran Çetin
durancetin@hotmail.com
DİYARBAKIR EĞİL GEZİ YAZISI
05/12/2025 Mezopotamya’nın Sultanı Dicle Karşımızdaki alelade bir su değil; insanlık tarihinin
başladığı, medeniyetlerin beşiği Mezopotamya’nın çorak topraklarına can suyu
taşıyan kadim bir bereket kaynağı. Kıvrılarak aktığı her karış toprağı yeşerten
Dicle, Eğil vadisinde adeta bir "turkuaz rüyaya" dönüşüyor. Baraj
gölünün etkisiyle durgunlaşan suları, gökyüzünün tüm maviliğini içine çekmiş,
zümrüt yeşiliyle harmanlayarak vadinin ortasına serilen devasa bir ipek halıyı
andırıyor. Nehrin bu noktadaki duruşunda bile bir edep, bir saygı var.
Sanki Dicle; bağrında peygamberleri misafir eden bu kutsal beldeye
yaklaştığının farkında. Hırçınlığını bırakmış, sularını durultmuş ve Nebiler
Tepesi’nin eteklerine yüz sürerek, bir dervişin teslimiyetiyle akıyor. Güneşin
ışıkları suyun üzerine vurduğunda, nehir binlerce pırlanta saçılmışçasına
parıldarken, suyun içinden gökyüzüne uzanan sarp kayalıkları döven küçük dalgalar
Dicle’nin sadece bir su değil, yaşayan bir hafıza olduğunu haykırıyor. Dicle’nin bu görkemli selamlamasıyla Eğil’e
giriyoruz. Ancak burası, sadece coğrafi bir varış noktası değil; burası, inanan
kalplerin sığınağı, ruhun miraca kalktığı bir maneviyat kalesidir. Eğil’e adım
attığınız an hava değişir, rüzgâr başka eser. Sanki görünmez bir el kalbinizin
üzerindeki dünya tozunu silip atar. Eğil ilçe merkezi, Dicle Nehri’nin iki
yakasına kurulmuş, adeta bir yarımada gibi sularla çevrili küçük ve sakin bir
kasaba. Dar sokakları, tek katlı taş evleri ve nehir kenarındaki çay bahçeleriyle
insana zamanın yavaş aktığı bir Anadolu kasabasını hissettiriyor. Üst tarafta,
ilçe meydanının hemen dibinde heybetli Kral Kızı Damı ve Asur yazıtlarıyla
bezeli kalenin kalıntıları yükseliyor; aşağıya inerken vadinin yeşiline
dalıyorsunuz. Nehrin üstündeki köprüden geçerken bir yanda barajın turkuaz
suları, diğer yanda sarp kayalara oyulmuş mağaralar ve mezar odaları gözünüze
çarpıyor. İnsanı az, kuş sesi çok Eğil, tarihiyle, peygamber türbeleriyle ve
Dicle’nin kucağındaki bu dingin havasıyla, Diyarbakır’a sadece 50 km uzakta
olmasına rağmen bambaşka bir dünya gibi duruyor. Ziyaret Tepesi Eğil’in kalbi ilçeye hâkim o yüksek tepede, Ziyaret
Tepesi’nde atıyor. Yokuşu tırmanırken adımlarımız ağırlaşıyor, nefesimiz
tutuluyor; zira birazdan huzuruna varacağımız makam, dünyevi hiçbir makama
benzemiyor. Kur’an-ı Kerim’de isimleri hürmetle zikredilen, Allah’ın (cc)
seçkin kulları Hz. Zülkifl ve Hz. Elyesa, işte bu tepede omuz
omuza manevi nöbetlerini tutuyorlar. Türbenin kapısından içeri girdiğimizde, zamanın ve mekânın
hükmü kalkıyor. Dünyevi makamlar, dertler, telaşlar, planlar... Hepsi kapının
eşiğinde eriyip gidiyor. İçeride sadece huşu, teslimiyet ve derin bir sükûnet
var. İnsan burada bedeniyle değil, adeta ruhuyla secde ediyor. Ziyaretçiler,
dillerinde dualar, gözlerinde yaşlarla bu iki yüce nebinin manevi huzurunda diz
çökerken, sanki asırlar öncesine vahyin indiği o saadet devrine yolculuk
ediyorlar. Bir Mucizenin Canlı Şahitliği Bu tepedeki maneviyatı zirveye taşıyan ve tüyleri diken
diken eden o büyük mucize ise hafızalarda hâlâ capcanlı. Dicle Barajı’nın
suları yükselip de kabirleri tehdit ettiğinde, 1995 yılının Eylül ayında
mecburi bir nakil işlemi gerçekleştirilmiş. Kabirler açıldığında, orada
bulunanlar ve şahitlik edenler gözlerine inanamamışlar. Aradan geçen binlerce yıla rağmen, Hz. Zülkifl ve Hz.
Elyesa peygamberlerin mübarek naaşları, sanki dün uykuya dalmışçasına taze,
kefenleri ise tertemiz bir şekilde olduğunu görmüşler. Toprak, Allah’ın (cc)
izniyle peygamber bedenine dokunmamış, o nuru incitmemişti. İşte Eğil’i ziyaret eden bizler, sadece bir türbeyi değil;
Allah’ın (cc) kudretine ve peygamberlerin hakkaniyetine dair bu canlı mucizeyi
de kalbimizde hissediyoruz. O gün bugündür, Ziyaret Tepesi’ne çıkan her mümin,
"Peygamberler ölü değildir" hakikatini iliklerine kadar yaşıyor.
Burası, imanın tazelendiği, gözyaşlarının duaya karıştığı, insanın hiçliğin
farkına varıp Allah’a (cc) en yakın hissettiği yer. Eğil Kalesi Manevi ziyaretimizi tamamlayıp başımızı kaldırdığımızda,
Dicle’nin o dingin maviliğinin üzerinde yükselen kartal yuvası misali bir yapı
dikkatimizi çekiyor: Eğil Kalesi. Yüzyıllar boyunca Asurlulardan
Osmanlılara kadar sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış bu kale, yekpare bir
kayanın oyulmasıyla inşa edilmiş doğal bir mucize gibi. Yöre halkı kalenin
üzerinde peygamberlerin ayak izlerinin olduğuna inanır; bu yüzden kale, Eğil
için sadece askeri bir yapı değil, aynı zamanda kutsal bir emanettir. Aşağıda ise Dicle, baraj gölüne dönüşmüş haliyle sakin ve
vakur akışını sürdürüyor. Kıyıda demirlemiş tekneler, ziyaretçileri adeta bir
zaman tünelinden geçirerek tarihin sularında kısa bir gezintiye çıkarmak için
bekliyor. Mavinin yeşille, tarihin inançla kucaklaştığı yerdir Eğil.
Türbeden çıkıp tekrar Dicle’ye baktığımızda, ruhumuzun yıkandığını,
hafiflediğini hissediyoruz. Güneş, Eğil’in tepelerinden yavaşça çekilirken, biz
de ruhumuzun heybesine doldurduğumuz huzurla, bu "Peygamberler
Diyarı"na veda ediyoruz. |
|
|
Yorumlar |
| Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
| Sessizliğin Kucağındaki Tarih: Kocaköy - 27/11/2025 |
| Yolumuz bu kez Diyarbakır’ın kadim topraklarında, gürültüden ve karmaşadan uzak, kendi içine kapanmış mahcup bir güzelliği barındıran Kocaköy’e düşüyor. Şehrin kalabalığını arkamızda bırakıp ilçeye doğru yaklaştığımızda, bizi ilk karşılayan şey derin |
| DİYARBAKIR GEZİ YAZISI - 23/11/2025 |
| ğleden önce Dağkapı’dan içeri giriyorum. Güneşle parlayan Diyarbakır Surları’nın üzerinde yürümeye başlıyorum. Burası dünyanın uzunluğu ve korunmuşluğu bakımından ikinci büyük suru (Çin Seddi’nden sonra). |
| Güzel Okuldan Güzel İnsanlar Yetişti 1 - 10/08/2024 |
| Çocukken ayrıldım köyümden. Daha yaşım 1o bile olmamıştı. |
| KELAMDAN KALBE - 31/01/2024 |
| Susmak... |
| ELVEDA HAYAT - 23/01/2024 |
| Bir dedem vardı hayat dolu, öldü... |
| DİZİ OYUNCUSU GİBİ - 23/09/2023 |
| Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yüktür. |
| NEDEN DİYE SORMAK GEREKİR - 11/09/2023 |
| Neden? Bunca yolsuzluk neden? Dönen dalavereler neden? |
| FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK - 29/08/2023 |
| Lise eğitimi zorunlu hale getirildikten sonra iş çığırından çıkmış halde freni patlamış bir gençlik yetiştirmeye devam ediyor. |
| ETON KOLEJİ - 24/08/2023 |
| Bir okul düşünün, ülke yönetimine gelenlerin çoğu orada yetişsin. Ülke entelektüellerinin tamamına yakını oradan mezun olsun. Sanatçılar, yazarlar, kültür adamları, bürokratlar… |
Devamı |