PORTAKAL KIZIM
SADECE BEN
ROMAN
BEKA YAYINLARI
Satın Almak İçin Tıklayınız
Duran Çetin ve Son Romanı “SADECE BEN”
Saffet Yurtsever (Yaman Adam) 14 Aralık 2010 Salı
Duran Çetin’in son romanı SADECE BEN’i bir solukta okudum. Çok beğendim ve öğrencilerime de tavsiye ettim. Öğrencilerim ve aileleri de kısa sürede okudular; olumlu tepkilerini ve teşekkürlerini ilettiler. Çetin, öykücülüğünün yanında romancılığını da bu beşinci romanıyla tescillemiş oldu.
“Portakal Kızım” romanının devamı olan “Portakal Kızım-Sadece Ben”in de sanki devamı yazılacak gibi… çünkü bu romanda da enteresan bir finalle karşı karşıya kalıyorsunuz. Romanın sonu oldukça ilginç ve merakı celbeden türden…
Çetin, diğer romanlarında olduğu gibi kendine özgü; sade, içten, akıcı, didaktik roman diliyle toplum içindeki sıkıntılara çare üretmek, insanların mutlu olmaları için gerekli yolları okuyucuyla paylaşırken diğer yandan da samimi ifadeleri ile okuyucuyu kendine bağlıyor.
Romanda Nebahat Hanım’ın yaşadığı onca sıkıntılar ve atlattığı badirelere rağmen “Sadece Ben!” demeye devam etmesi ve yaşadığı gel-gitleri bertaraf etme düşüncesinde sağlam duruşlu olmaması onun yaşadığı sıkıntıların katlanarak artmasına sebep oluyor.
Önceki romanı “Portakal Kızım”da; örnek kişiliği ile bilinen Naciye Hanım’ın ölümünden sonra gelini Nebahat’ın gerekli dersi çıkarmak yerine çalkantılı, özentili ve hırslı hayatıyla ailesine ve çevresindekilere yaşattığı inanılmaz acılar okuyanları kitaba sıkı sıkıya bağlıyor.
Nebahat Hanım’ın çocukları ve eşinin değişiminden etkilenip nasibini almaması oldukça düşündürücü. Oğlu Okan’ın evlenmesi, kızı Burcu’nun nişanlanması, oğlunun yeni ortaklıkları ve okul açma çalışmalarının yanında hâlâ mutsuzluk sebepleri yaratma çabaları köklü bir uyarı ile aklını başına alabileceği düşüncesini boşa çıkıyor.
Okan, Burcu, Esra, Fethi, Musa ve diğerleri… içimizden birileri gibi romanın bizi temsil eden kahramanları. İyilik mücadelesi içindeler. Kötülüklerin önüne set vurma çabaları okuyucuyu bir tılsım gibi kendisine çekiyor. Sanki ister istemez kendinizi bu mücadeledeki kahramanlardan biri gibi hissediyorsunuz...
Kötüler ve kötülükler insanı mutsuz etmeye yetip artıyor. “Sadece Ben”i okurken, mutlu olmanın iyi olmak ve iyilik yapmaya bağlı olduğu fikriyle yoğruluyorsunuz...
Okuyucu olarak beklentilerinize tam cevap bulunmak üzere iken romanın son sayfasını kapatıyorsunuz ve devamını üçüncü romanda okuyacağınız serüvenin merakıyla garip duyguların yelpazesinde mutluluk ve hüznü birlikte yaşıyorsunuz...
Roman’ın can alıcı final bölümünde Nebahat Hanım hırsının kurbanı olmaya giderken eve bıraktığı mektupta; “Ben bu akşam eve dönemezsem bilin ki hırsımın kurbanı oldum. Evdeki Kur’ân’ın çok değerli olduğunu öğrendiğimde onu satmaya karar verdim. Eğer başıma bir şey gelirse görüştüğüm insanlarla irtibata geçmeniz gerekebilir. Antik Sansar diye birisiyle bugün görüşmeye gidiyorum. Pazarlığını yaptığımız Kur’ân’ın takasını yapacağız. Eğer dönmezsem…” diyerek içine düştüğü cenderenin felaketini fısıldıyor.
Okurken heyecanlanacağınız, üzüleceğiniz, duygulanacağınız; içinde kendinizi bulacağınız, gerçeklerle yüzleşeceğiniz olaylar örgüsüyle, gel-gitler içindeki hayatın neresinde durulacağını fısıldayan “Portakal Kızım-Sadece Ben” romanını okuduktan sonra farklı düşüneceksiniz; hayatla, çevrenizle, en önemlisi de kendinizle bir iç hesaplaşma seyr-i sülûkuna garkolacaksınız. Çünkü bu roman gençlerin ve ailelerin okuması gerektiğine inandığım türden bir eser.
Roman, öykü ve masal kitaplarından oluşan on beş esere sahip değerli yazarımız Duran Çetin’i tebrik ediyor; topluma daha çok faydalı eserler vereceğini ümit ediyorum.
Kaynak: Hakimiyet