Duran Çetin
durancetin@hotmail.com
ABD Kurt, Türkiye Kuzu mu?
02/08/2018 İşin aslı mesele Papaz Brunson falan değil, bunu normal düşünceye sahip herkes bilir. Son zamanlarda Türkiye’nin dik
durması, ben kendi göbeğimi keserken kimseye ihtiyacım yok diye çıkışması, Irak
ve Suriye’deki kargaşanın sona ermesi için kendi iradesini açık ve çekincesiz
bir şekilde ortaya koyması, dünyanın beşten büyük olduğunu haykırması, mazlumların
yanında durması, dünyada yapılan haksızlıkların karşısında dik duruşunu devam
ettirmesi, Avrupa’nın isteklerine; ‘kabul’ ‘nasıl istersen’ gibi alışılmış türk
dış politikası repliklerinin dışında bir tavır ile kendine olan güvenini
sınırsızca ifşa etmesi, kendini kurt zanneden ABD tarafından kabullenilemiyor… Dilden dile dolaşan bir hikâye var,
hepiniz bilirsiniz: Vahşi hayatın krallarından olan kurt, kendisi kadar vahşi ol(a)mayanlara
karşı tepeden bakmacı tavrıyla meydan okumayı çok sever. Bir gün su içmek için
şırıl şırıl akan derenin kaynağa yakın olan bir yere gelir. Bir bakar ki
derenin aşağısında bir kuzu var. Vahşi isteği depreşir ve kuzuyu yemeye karar
verir. Çünkü kendisini güçlüdür, güçlü olduğuna göre ona karşı duracak kimsenin
olamayacağını düşünür. Kibir abidesi kesilen kurt, derenin aşağısındaki kuzuya
seslenir: “Hey kuzu sana söylüyorum! İçtiğim
suyu ne hakla bulandırıyorsun?" der. Masumiyet ve mazlumiyetin timsali
olan kuzu kendi gibi olanların varlığını hatırlayarak büyük bir cesaretle cevap
verir. Birilerinin çıkıp kurdun yaptığı bu haksızlığı haykırması gerektiğini
düşünür. Cevap verilmediği sürece kendilerine baskının artacağı hatta cevap
verme haklarının bile kalmayacağının farkında bir şekilde, büyük bir öz güven
ile birlikte dik duruşunu sergiler. Çünkü atası olan koçun geçmişte bunun gibi
kurtlardan bazılarını yerle yeksan ettiğini unutmamıştır. Bir anda atalarının
yaptığı, mazlumları korumak için canlarını feda edercesine savaşlar gözünün
önünde canlanır. "Nasıl olur, ben sizin suyunuzu
nasıl bulandırırım? Siz benden daha yukardasınız, bulandırırsanız siz
bulandırırsınız. Siz içtikten sonra ben içiyorum ve sizin içtiğiniz su bana
doğru akıyor. Üstelik bu sudan herkesin içme hakkı var, benim gibi olanların da
hakkıdır bu su." diyerek cevap verir. Kuzunun bu cesur çıkışına çok
şaşıran kurt, ne yapacağını bilemez ama gücün kendinde olduğunu bildiği için
tehditlerine devam eder: “Şu halinle kalkmış bana meydan
okuyorsun öyle mi? Sen kimsin, ben izin verdiğim kadarıyla bu sudan içersin,
yoksa içme hakkın yok. Kalkmış bana itiraz ediyorsun.” Kurt, kuzunun kendine itirazını
kabullenemez. Kuzuyu örnek alanların çoğalacağını düşünür, böyle bir durumda
hoyratça davranışlarını sergileyemecek olması düşüncesinden rahatsız olur ve kuzunun
bu asil duruşunu yok etmek için saldırır. Şimdi meseleye böyle bakmadığımızın
bilinmesini isterim. ABD, Türkiye’nin tarihte olduğu gibi güçlü ve tavırlı bir
hale bürünmesine tahammül gösteremiyor. Bütün dünyanın, kendi istek ve
arzularına uyma zorunluluğu olduğu gibi bir baskın düşünceyle hareket ederek, menfaat
ve hedeflerine aykırı çıkışları olanları susturmak istiyor. Terör örgütlerini maşa olarak
kullanıp kendisinin yerini sağlamlaştırmayı ve ırmağın başında tuttuğu yeri
bırakmak istemiyor. O yüzden Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde durmakla
yetinmeyecek, bütün Türk ve İslam dünyasının önünde lider olarak yürüyecek (ki,
bunu tarihte yüzyıllarca yapmıştır) bir ülkenin önüne engeller çıkarmaya devam
ediyor. Bir gün döviz üzerinden, bir başka gün Rahip Brunson üzerinden, kara propaganda
üzerinden vs… Şu gerçeği iyi anlamamız gerekir. Dünyada
suyu bulandıranlar var, elindeki gücü korumak adına ‘sürekli suyu bulandırıp
neden suyumu bulandırdın’ diyerek saldıranlar var. Bunlar sömürgeci zihniyetin temsilcileridir.
Bu zihniyete karşı duran ülkelerden biri olan Türkiye dik duruşuna devam
etmektedir. Üzücü olan taraf içerden de bir kesimin bu su bulandırma işine
ortak olması. Bunlar da ortak bir sesle ABD’nin söylediğini söyleyerek “suyu
bulandırma!” uyarısı yapıyorlar. Bu vatanın ve bu milletin gerçek
sevenleri, ne pahasına olursa olsun ülkesine sahip çıkacaklar ve mazlumların
sesi olacaklar. 15 Temmuz hain darbesine canını ortaya koyarak karşı durmuş bir
milletin, hiç kimseden korkusu olmaz. İnandığı ve doğru bulduğu şeyleri
söylemeye ve yapmaya devam eder, edecektir de… Aslında ortada ne kurt var ne kuzu. Kimileri
kurt rolünü üstlenmiş ve diğerleri de kendilerine biçilen rolleri kabullenmişlerdir.
Kuzu rolü dayatılan Türkiye, kuzu gibi masum, başkalarına zarar vermeyi
düşünmez ama içindeki ruhu ortaya koymaktan da geri kalmaz. İşin aslı Türkiye
bir aslandır. Kükredi mi masum ve mazlumlar sükûn bulur, zalim ve hainler kaçacak
delik arar. Haksızlık karşısında dik duruşludur, adaletsiz uygulamaların
karşısına dikilir, nerde bir mazlum görürse yardımına koşar. ABD’nin yanıldığı
ya da görmek ve göstermek istemediği gerçek de budur vesselam… Not: ABD’nin yaptırım kararları yok
hükmündedir. Basınımızın bu konuyu abartılı olarak gündemde tutması da oldukça
yanlış. Yok hükmündeyse ciddiye alıp gece gündüz televizyon ekranlarından bunun
konuşulması en büyük yanlış. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Güzel Okuldan Güzel İnsanlar Yetişti 1 - 10/08/2024 |
Çocukken ayrıldım köyümden. Daha yaşım 1o bile olmamıştı. |
KELAMDAN KALBE - 31/01/2024 |
Susmak... |
ELVEDA HAYAT - 23/01/2024 |
Bir dedem vardı hayat dolu, öldü... |
DİZİ OYUNCUSU GİBİ - 23/09/2023 |
Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yüktür. |
NEDEN DİYE SORMAK GEREKİR - 11/09/2023 |
Neden? Bunca yolsuzluk neden? Dönen dalavereler neden? |
FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK - 29/08/2023 |
Lise eğitimi zorunlu hale getirildikten sonra iş çığırından çıkmış halde freni patlamış bir gençlik yetiştirmeye devam ediyor. |
ETON KOLEJİ - 24/08/2023 |
Bir okul düşünün, ülke yönetimine gelenlerin çoğu orada yetişsin. Ülke entelektüellerinin tamamına yakını oradan mezun olsun. Sanatçılar, yazarlar, kültür adamları, bürokratlar… |
PATATES KRİZİ - 03/08/2023 |
İlk insan ilk peygamber Hz. Âdem ve oğulları |
MÜSRİF ADAM - 31/07/2023 |
Giysilerin en güzeli olan takva elbisesidir. İnsanın süsüdür, gönlünün aydınlığıdır… |
Devamı |