Duran Çetin
durancetin@hotmail.com
FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK
29/08/2023 FİRENİ PATLAMIŞ GENÇLİK Lise eğitimi zorunlu hale getirildikten sonra iş çığırından
çıkmış halde freni patlamış bir gençlik yetiştirmeye devam ediyor. Nasıl olsa
zorunludur düşüncesiyle lise okumaya müsait olmayan birçok genç, dört yıl
okullarda tutularak ömürleri heba edilmektedir. Yine ailelerin ben yapamadım
çocuklarım yapsın düşüncesiyle üniversitede okutma hevesleriyle içinden
çıkılmaz bir duruma doğru yol alınmaktadır. Hâlbuki çok kısa bir ömür
içerisinde zorunlu olarak okullarda ömrün yarısına yakınını geçirmek hiç de
makul sayılamaz. Bu öğrenmenin gereksizliği anlamına gelmez. Öğrenme ömür
boyudur. Beşikten mezara kadar devam eder. Öğrenmek en vazgeçilmez erdemdir.
Lakin işinin ve aşının peşinde koşması gereken, bir sanat sahibi olarak, bir
meslek öğrenerek ömrünü helal rızık için koşan insanlar daha faydalıdır.
Kendisine, ailesine, ülkeye daha faydalı iş üretme imkânına sahiptir.
İlköğretimden sonra çocuklarımızı sanayiye yönlendirmek, meslek sahibi bir
insan olarak geleceğe yürümesini temin etmek oldukça değerlidir. Onların
gelecekleri ülkenin geleceğidir, namuslu, haysiyetli ve ahlaklı insanların emek
verdiği her şey değerlidir ve ülke kalkınmasına katkı sağlar. Aslında bizim lise eğitiminin amacı yazılı olarak mevcuttur.
Lakin şu anda bu sistem içindeki öğrencilerin bu amaca matuf bir çabası söz
konusu değildir. Seçme sınavıyla öğrenci alan liseler de bile hedefsiz
öğrenciler yığını söz konusu. Ne olacağı, gelecekte hangi işi yaparsa mutlu
olacağı ile ilgili bir öngörüsü yok. Sorulduğu zaman “beni sınavın götürdüğü
yere” diyen bir gencin üretkenliği nasıl olacaktır? Çocukluktan itibaren içinde
ukde olarak tutacağı bir meslek hedefi, iyi insan olma hedefi, faydalı olma
hedefi olmalı değil miydi? Bunu da ilk önce aile içinde edinmeliydi. Bizim
işler biraz “kervan yolda düzülür” mantığıyla ilerliyor. Bu da bize çok zaman
ve çok insan kaybettiriyor. Bu mantık derhal değiştirilmeli; Selçuklu ve
Osmanlı geçmişi olan bir ülkenin geçmişteki kurumları, kurumsallaşmış eğitim
sistemleri üzerinden yeniden bir yol bulma gayretiyle çalışmalıyız. Selçuklu medeniyetinin kayda değer unsurlarından biri,
eğitim sistemidir. Selçuklu hükümdar ve devlet adamları her zaman ve şartta
eğitimi desteklemiş, gelişmiş bir eğitim sisteminin peşinde olmuşlar. Dönemin
en önemli eğitim kurumları olan Nizamiye Medreseleri için devlet ödenek tahsis
etmiş, Gazzâlî gibi âlimler buralarda ders vermiştir. Bu gelenek devam edip
gitmiştir. Bu sistem içinde, temel ailede atılır, önemsenir ve çocuklarının
davranış güzelliği kazandırmak için eğitim yapılırdı. Tabi ki camiler
önemliydi. Camiler, Hz. Peygamber (sav) döneminden itibaren sadece bir ibadet
mekânı değil; eğitim mekânı olmuştur. Bu gelenek Selçuklular ve Osmanlılar
döneminde de devam etmiştir. Yine mevzubahis
edilen dönemlerde eğitimin vazgeçilmezi disiplindi, hiç ihmal edilmedi. Belki bizim bugün en çok ihmal ettiğimiz konulardan birisi
budur. Her yerde disiplin ve plan olmalıyken durum hiç de öyle olmadı. Bir
disiplinsizlik aldı başını gidiyor. Disiplin için yaptırımlar olmalı. Yaptırım
yoksa disiplin pörsümeye başlar. Bu durumda da gerek öğrenim gerekse eğitim
zafiyet içinde düşer. Zorunlu olmayacak liselerimizde hem bilgi ve kültür kazandırmak,
onun yanında ahlak ve karakter terbiyesi vermek, güzellik, sanat, estetik anlayışını
benimsetmek geleceğimiz açısından oldukça önemli. Bunları yapabilmek için de
sıkı bir disiplin şart. Disipline edilmemiş bir eğitim kurumunun başarı elde
etmesini düşünmek abesle iştigalden başka bir şey değildir. Günümüz liselerinde
öğrenci merkezli bir eğitimin yapıldığı ve hükümranlığın öğrenciye devredildiğini
söylemek hiç de abartı sayılamaz. İstediği davranışı yapan bir öğrenciye
yaptırım uygulamaz üstelik sınıftan geçmesi için her şeyi kolaylaştırırsanız
kaliteli, iz bırakacak, geleceği şekillendirecek bir eğitim yapamazsınız. Çünkü
bilgi kaynağı olan öğretmenler ve kitapların saygınlığı olmalıdır. Bilgi
kaynağına saygı duyulmazsa öğrenilemez. Bazı insanlar bu söylediklerimize burun kıvırıp gereksiz
görebilir ve şöyle bir düşünceyle harekete edebilir: Öğretmense disiplini
sağlamalı, kendine saygı duyulmasını temin etmeli, konuştuğu zaman dinletmeli,
bir bakışıyla öğrenciyi terbiye etmeli vs… Elbette bunların hepsinde doğruluk
payı var ama bu söylenenlerin gerçekleşmesi için öğrencinin yapısı da
önemlidir. Ailesinin bile baş edemediği gençler liseye geldiği zaman daha da
söz dinlemez, ders dinlemez, başkalarıyla dalga geçme hevesiyle dolup taşıyor.
Kendisini dokunulmaz olarak algılıyor ve böylece öğretmenden beklenen/istenen
şeylerin hepsi boşa çıkıyor. Bunların yapılabilmesi için ailesinden gerekli duygusal
eğitim almış, ahlaki davranışları özümsemiş bir şekilde gelmesi gerekir. Yoksa
disiplin sağlama işi bu yönetmeliklerle mümkün olmayacaktır. Yaptığının yanına
kâr kaldığı anlayışı ile sınıfı günlük eğlence ve vakit geçirme amacı dışında
kullanmayan/kullanamayan öğrencilerin sayısı hiç de az değildir. Bir de şu meseleyi önemsiyorum: liselerde bitirme sınavları
olmalıdır. Bu sayede öğrenci, dört yıl boyunca belki daha disiplinli ders
dinleme özelliğini elde edebilir. Lakin zorunlu bir eğitim içinde bitirme
sınavını düşlemek de mümkün olamayacaktır. Eskiden Türkiye’de liselerin zorunlu olmadığı dönemlerin bir
kısmanda sıkı zorlu lise bitirme imtihanları yapılıyordu. Liselerimiz genç nesilleri bir süreliğine bekleme alanı
olarak kullanacağı yerler değildir. Oyalama yeri hiç değildir. Oyalamak yerine
gerçeklerle yüzleşeceği kendini tanıyacağı yer olmalıdır. Ahlakını, dinini
imanını, tarihini sanatını, mimariyi, şehri, nezaketi ve efendiliği
öğrenmelidir. Nezaket kurallarına uyan kibar insanlar yetiştirme yeri
olmalıdır liseler… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Güzel Okuldan Güzel İnsanlar Yetişti 1 - 10/08/2024 |
Çocukken ayrıldım köyümden. Daha yaşım 1o bile olmamıştı. |
KELAMDAN KALBE - 31/01/2024 |
Susmak... |
ELVEDA HAYAT - 23/01/2024 |
Bir dedem vardı hayat dolu, öldü... |
DİZİ OYUNCUSU GİBİ - 23/09/2023 |
Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yüktür. |
NEDEN DİYE SORMAK GEREKİR - 11/09/2023 |
Neden? Bunca yolsuzluk neden? Dönen dalavereler neden? |
ETON KOLEJİ - 24/08/2023 |
Bir okul düşünün, ülke yönetimine gelenlerin çoğu orada yetişsin. Ülke entelektüellerinin tamamına yakını oradan mezun olsun. Sanatçılar, yazarlar, kültür adamları, bürokratlar… |
PATATES KRİZİ - 03/08/2023 |
İlk insan ilk peygamber Hz. Âdem ve oğulları |
MÜSRİF ADAM - 31/07/2023 |
Giysilerin en güzeli olan takva elbisesidir. İnsanın süsüdür, gönlünün aydınlığıdır… |
KELAMDAN KALBE - 25/07/2023 |
İyi dinlemek kadar etkili bir başka yol da iyi konuşmaktır. İyi konuşmanın etkisi, yan etkisi ve doğrudan etkisi saymakla bitmez. |
Devamı |